GÜNDEM
Milli sporcu Şahika Ercümen’den Cumhuriyet’in 100. yılında yeni dünya rekoru
17 Ekim 2023 11:58

Milli sporcu Şahika Ercümen, Cumhuriyet’in 100. yılına ithafen Hatay’da gerçekleştirdiği denemede, paletsiz değişken ağırlık kategorisinde 105 metre dünya rekorunu 106 metre ile kırdı.

Şahika Ercümen, deprem bölgesinde farkındalık oluşturulması için “Hatay’a nefes ol” sloganıyla organize edilen rekor denemesi için zorlu antrenmanlarını tamamladı.

Yayladağı ilçesi Karamağara Koyu açıklarında suya giren sporcu, paletsiz değişken ağırlık kategorisinde Sırp asıllı Lena Balta’nın elinde bulundurduğu 105 metre dünya rekorunu 106 metrelik performansıyla geliştirdi.

AA

BU HABERİ PAYLAŞ
GÜNDEM
Turizmde 2028 hedefi 100 milyar dolar
17 Ekim 2023 11:57

12. Kalkınma Planı çerçevesinde Türkiye’nin 2028 yılı turizm gelirinin 100 milyar dolar olması hedefleniyor.

12. Kalkınma Planı (2024-2028), Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayının ardından TBMM’ye sunuldu.

Değişen tüketici eğilimleri doğrultusunda turizmin çeşitlendirilmesi ve geliştirilmesi, sezon süresinin uzatılması, hizmet kalitesinin yükseltilmesi ve daha fazla harcama eğilimi olan ziyaretçinin ülkeye çekilmesiyle ziyaretçi başına turizm gelirinin artırılması ile sektörde yeşil ve dijital dönüşümün gerçekleştirilmesi temel amaç olarak belirlendi.

Bu kapsamda, yeni pazarlar oluşturulması amacıyla başta Amerika ve Uzak Doğu ülkeleri olmak üzere turist potansiyeli yüksek ülkelerde tanıtım çalışmaları yürütülecek.

Plan kapsamında, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ile Kültür ve Turizm Bakanlığı 2022 verilerine göre, 46,5 milyar dolar olan turizm gelirinin, 2023’ün sonunda 55,6, 2028’de ise 100 milyar dolar olması hedefleniyor.

Ziyaretçi sayısının 2028’de 82,3 milyon olması amaçlanırken ziyaretçi başına ortalama harcamanın 1215 dolar, ortalama konaklama süresinin 9,4 gece, ziyaretçi başına gecelik gelirin ise 129 dolar olacağı tahmin ediliyor.

Turizm sektörünün iklim değişikliğine uyum kapasitesi artırılacak. Turizm sektörünün sürdürülebilirlik ilkeleri çerçevesinde doğal, tarihi ve sosyal çevreyi koruyucu ve geliştirici bir yaklaşım içinde olması sağlanacak ve sektörde yeşil dönüşüm hızlandırılacak.

Turizm faaliyetlerinin çevre üzerinde olabilecek olumsuz etkileri su ve atık yönetimi ile enerji verimliliği dikkate alınarak en aza indirilecek.

“Sürdürülebilir Turizm Programı” kapsamında turizmde yeşil dönüşümün sağlanması için çalışmalar yürütülecek.

Ekosistemin korunmasını ve sürdürülebilir kullanımını sağlamaya yönelik planlama ve uygulamalarla korunan alanların etkin yönetimi gerçekleştirilecek.

Yerel ekonomilerin desteklenmesi sağlanarak kapsayıcı bir turizm sektörü oluşturulacak. Turizmin çevreye, sosyal ve kültürel dokuya karşı oluşturabileceği olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi amacıyla ziyaretçilerin “sorumlu turizm anlayışı”na sahip olmaları için bilinçlendirme faaliyetleri yürütülecek.

Nitelikli ara eleman ihtiyacının eğitim programları geliştirilerek sürdürülecek

Turizm sektöründe dijital teknolojilerin etkin kullanımı sağlanacak, turizm değer zincirindeki tüm paydaşların dijital ortamda birbirine bağlanmasıyla “kesintisiz uçtan uca seyahat” yaklaşımı sektöre kazandırılacak.

Turizm sektörünün ihtiyacı olan nitelikli ara eleman ihtiyacının karşılanmasına yönelik uygulamalı eğitim programları geliştirilerek sürdürülecek. Mesleki eğitim müfredatı sektörün ihtiyaçları doğrultusunda yeniden düzenlenecek.

Hizmet kalitesinin ve turist memnuniyetinin artırılması amacıyla turizm tesislerinde fiziki şartların iyileştirilmesine yönelik mevzuat düzenlemesi yapılacak ve denetim faaliyetleri artırılacak.

Daha fazla gelir bırakan turizm çeşitleri geliştirilecek

Ziyaretçi başına turizm gelirinin artırılması amacıyla daha fazla gelir bırakan turizm çeşitleri geliştirilecek.

Turizm ürünlerinin çeşitlendirilmesine yönelik yatırımların ve işletmeciliğin desteklenmesi amacıyla mevzuat çalışmaları gerçekleştirilecek. Turizm çeşitlerinin planlı gelişimini sağlamak üzere ana plan ve strateji çalışmaları yürütülecek.

Kültür ve turizm güzergahları geliştirilerek ziyaretçi kalış süresinin ve harcamalarının artırılması sağlanacak.

Turizm gelirinin artırılması, mevcut pazarların güçlendirilmesi, yeni pazarların oluşturulması ve harcama eğilimi yüksek ziyaretçilere ulaşılması amacıyla tanıtım faaliyetleri yürütülecek.

Amerika ve Uzak Doğu ülkelerinden turist çekmeye çalışılacak

Turizm sektörüne ilişkin verilerin toplanması, analizi ve raporlanması için dijital araçlardan yararlanılarak turizm karar destek platformu yapılacak.

Turizmin sürdürülebilirliğini ölçmek için oluşturulan uluslararası istatistiki çerçeveye uygun ölçüm araçları geliştirilecek ve yeni veri setleri oluşturulacak.

Turizmin ekonomik etkilerini arz ve talep yönüyle dikkate alan turizm uydu hesapları çalışması tamamlanacak.

AA

BU HABERİ PAYLAŞ
GÜNDEM
TOKİ, 5 Yılda 500 bin Sosyal Konut Yapacak
17 Ekim 2023 11:56

12. Kalkınma Planı kapsamında kentlerdeki barınma sorununa sağlıklı çözümler üretilebilmesi için dar gelirlilere, kadınlara, engellilere ve gençlere yönelik toplu konut uygulamaları yürütülecek.

12. Kalkınma Planı kapsamında kentlerdeki barınma sorununa sağlıklı çözümler üretilebilmesi için dar ve orta gelirlilere yönelik Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından 2024-2028 yıllarında 500 bin konut üretilecek.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayının ardından TBMM’ye sunulan ve 2024-2028 dönemini kapsayan 12. Kalkınma Planı’nda, kentsel dönüşüm, şehirleşme ve konut ile çevrenin korunmasıyla ilgili başlıklar da yer aldı.

Kalkınma Planı kapsamında, “Afet tehlikesi ve riski altındaki alanlarla bu alanların dışındaki riskli yapıların sağlıklı ve güvenli yaşamayı esas alacak şekilde dönüştürülmesine yönelik uygulamaları etkinleştirmek ve yaygınlaştırmak” temel amaç olarak belirlendi.

Plana göre, kentsel dönüşümün şehir dokusuna, estetiğine ve kimliğine uygun, yerinde dönüşüm anlayışıyla farklı kentsel sorunlarla ortaya çıkan ihtiyaçlar gözetilecek ve farklı müdahale türlerini içerecek şekilde bütüncül yaklaşım geliştirilecek.

Kentsel dönüşüm strateji belgelerinin hazırlanması zorunlu hale getirilecek.

Yapı stoku ve kentsel altyapı niteliği, can ve mal kaybı açısından afet risk durumu, etkilenen nüfus büyüklüğü, toplumsal güçlükler, finansman gereksinimi gibi faktörler esas alınarak öncelikli dönüşüm alanları belirlenecek.

Plan kapsamında gayrimenkullerin gerçek değerleri tespit edilecek ve değer artışlarının kentsel dönüşümde finansman kaynağı olarak kullanılması sağlanacak.

Kentsel dönüşüm uygulamalarındaki anlaşmazlıkların daha hızlı çözüme ulaştırılması için ihtisas mahkemeleri oluşturulacak.

Yerli ürünlerin kullanımı yaygınlaştırılacak

Kalkınma planı kapsamında kentsel dirençliliği artırmak ve olası riskleri azaltmaya ilişkin çalışmalar da yürütülecek. Bunun için 1/1000 ölçekli aktif fay haritaları hazırlanarak fay sakınım hattı belirlenecek.

Tüm illerde millet bahçesi çalışmaları sürdürülürken yerel yönetimlerin akıllı şehir uygulamalarında yerli ürünlerin kullanımı yaygınlaştırılacak.

Tüm tapu işlem belgeleri elektronik ortama aktarılacak ve işlemlerin elektronik ortamda takibi gerçekleştirilecek.

Özellikle kentlerdeki barınma sorununa sağlıklı çözümler üretilebilmesi için dar gelirlilere, kadınlara, engellilere ve gençlere yönelik toplu konut uygulamaları yürütülecek.

12. Kalkınma Planı kapsamında 2024’ten 2028’in sonuna kadar dar ve orta gelirlilere yönelik TOKİ tarafından 500 bine konut yapılması hedefleniyor.

Afet konutlarının yapımında afetzedelerin barınma ihtiyacını en kısa zamanda karşılayacak şekilde hak sahipliği, geri ödeme ve finansman yöntemleriyle ilgili mevzuat yeniden ele alınacak.

Ekolojik koridorlar belirlenecek

Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda iklim değişikliğinin etkilerine karşı dirençli ve düşük karbonlu ekonomiye geçişin sağlanması, sosyal adalet anlayışıyla çevreyle doğal kaynakların korunması ve yönetilmesi, toplumun çevreye karşı duyarlılığı ve bilincinin artırılması da amaçlanıyor.

Bunun için iklim risklerine karşı, uluslararası iklim değişikliği müzakereleri, Paris Anlaşması ve Türkiye’nin Ulusal Katkı Beyanı çerçevesinde ulusal koşullar gözetilerek sera gazı emisyonlarının azaltımı ve iklim değişikliğine uyum eylemlerinin güçlendirilmesine yönelik yol haritaları hazırlanacak.

Ekolojik sürekliliği, ekosistem bütünlüğünü ve biyolojik çeşitliliği korumaya yönelik, canlıların barınma ve beslenme amacıyla kullanabileceği korunan alanlar ve doğal yaşamı destekleyen diğer alanlar arasında bağlantıyı sağlayan ekolojik koridorlar belirlenecek.

AA

BU HABERİ PAYLAŞ
GÜNDEM
UNICEF: Gazze’de Su Tükendi, Çocuklar Kuyulardaki Kirli Suları Kullanmak Zorunda
17 Ekim 2023 11:54

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Gazze Şeridi’nde, suyun tükendiğini, aile ve çocukların, kuyulardaki kirli suları kullanmak zorunda kaldığını duyurdu.

UNICEF’in X platformunda yaptığı açıklamada, “Gazze’deki aile ve çocuklara yardımların engelsiz ulaşabilmesi için bizlerin, hemen insani ateşkese ihtiyacımız var.” ifadeleri paylaşıldı.

Öte yandan, Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı (UNRWA), dün yaptığı açıklamada, Gazze’ye yakıt girdiğine ilişkin haberleri yalanladı. UNRWA’dan bir başka yetkili de yaptığı açıklamada, Gazze’ye 7 Ekim’den bu yana ne yakıt, ne yiyecek, ne de su girişi olduğunu, hiçbir tedarik maddesinin kente girmediğini belirtti.

İsrail-Filistin çatışması

Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı İsrail’e “Aksa Tufanı” adıyla kapsamlı saldırı başlatmıştı.

Gazze’den İsrail yönüne binlerce roket atılırken, Filistinli silahlı gruplar Gazze-İsrail sınırındaki Beyt Hanun-Erez Sınır Kapısı’na baskın düzenleyerek burayı ele geçirmişti.

Silahlı gruplar daha sonra buradan İsrail içindeki yerleşim yerlerine girmiş, İsrail ordusu da onlarca savaş uçağıyla Gazze Şeridi’ne saldırı başlatmıştı.

Gazze’den düzenlenen saldırılarda 299’u asker 1309 İsraillinin öldüğü, 3 bin 968 İsraillinin yaralandığı aktarılmıştı.

Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail’in saldırılarında Gazze’de 2 bin 778 kişinin öldüğünü, 10 binden fazla kişinin yaralandığını duyurmuştu.

İşgal altındaki Batı Şeria’da da İsrail güçlerinin ve Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 59 Filistinlinin öldüğü, yaklaşık 1250 kişinin yaralandığı belirtilmişti.

İsrail’in saldırılarında ayrıca 11 gazeteci yaşamını yitirmişti.

Lübnan’ın güneyindeki İsrail sınırında 8 Ekim’den bu yana Hizbullah ve İsrail ordusu arasında çıkan çatışmalarda ise şu ana kadar 3 sivil ile 4 Hizbullah milisi ve 2 Filistin İslami Cihad Hareketi üyesi öldü.

Lübnan tarafından düzenlenen saldırılarda da 3 İsrail askeri hayatını kaybetti.

BU HABERİ PAYLAŞ
GÜNDEM
Ermenistan’da Ordunun İstifa Bildirisi Sonrası Meydanlar Hareketlendi
25 Şubat 2021 21:59
Ermenistan ordusunun, Başbakan Nikol Paşinyan’a yönelik istifa çağrısının ardından iktidar ve muhalefet yanlıları, başkent Erivan’da miting yaptı.

Paşinyan, Erivan’daki Cumhuriyet Meydanı’nda destekçileriyle toplanırken, Ermenistan ordusunun Paşinyan’a yönelik istifa çağrısına destek veren muhalif kesimler ise Özgürlük Meydanı’nda bir araya geldi.

Binlerce kişinin katıldığı gösterilerde, Paşinyan destekçileri ve muhalifler arasında zaman zaman yumruklu kavga yaşandı.

Paşinyan, Cumhuriyet Meydanı’nda yaptığı konuşmada, ordunun halka ve kendisine bağlı olduğunu belirtti.

İstifasının ülkedeki sorunları çözemeyeceğini vurgulayan Paşinyan, “İstifa edip etmememe ancak halk karar verebilir. Ermeni halkı, askeri darbeye izin vermeyecek.” dedi.

Ülkede oluşan durumu Cumhurbaşkanı Armen Sarkisyan ile telefonda görüştüklerini dile getiren Paşinyan, Sarkisyan’a Genelkurmay Başkanı Onik Gasparyan’ın görevden alındığına ilişkin kararnameyi imzalaması gerektiğini söylediğini aktardı.

Paşinyan, “Cumhurbaşkanı bunu imzalamazsa, darbeyi destekliyor demek. Bu çok basit bir seçenektir.” diye konuştu.

Genelkurmay Başkanına istifa etmesi çağrısında bulunan Paşinyan, “Gasparyan’ın orduyu halka karşı galeyana getirmesine izin vermeyeceğim. Ordudaki diğer yetkililerin görev başına geçmesi gerekiyor.” ifadesini kullandı.

Daha önce, ülkede erken parlamento seçimlerinin yapılmasını teklif ettiğini hatırlatan Paşinyan, bu fikirden, destekçilerinin isteği üzerine vazgeçtiğini bildirdi.

“Silahlı Güçlerin Siyasi Süreçlere Dahil Edilmesi Girişimleri Kabul Edilemez”

Öte yandan, Ermenistan Savunma Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, silahlı güçlerin ülkenin sınırlarını koruduğu ve güvenliğini sağladığı vurgulandı.

Açıklamada, “Silahlı güçlerin ülkedeki siyasi süreçlere dahil edilmesi girişimleri kabul edilemez. Buna benzer her girişim, ülkedeki istikrar ve güvenlik için tehdit oluşturuyor. Bakanlık, bu tür eylemlere gerekli tepkiyi verecek.” değerlendirmesinde bulunuldu.

Genelkurmay Başkanı Onik Gasparyan ve üst düzey komutanlar, Başbakan Nikol Paşinyan’ı istifaya çağıran bir bildiri yayımlamıştı.

Paşinyan da ordunun bildirisini “darbe girişimi” olarak nitelendirerek, Gasparyan’ı görevden aldığını duyurmuştu.

ERİVAN (AA) 

BU HABERİ PAYLAŞ
GÜNDEM
Lady Gaga’nın Kayıp Köpeklerini Bulana 500 Bin Dolar Ödül
25 Şubat 2021 21:38

Şarkıcı ve oyuncu Lady Gaga’nın köpeklerini gezdirmekle görevli olan Ryan Fischer, dün akşam Kaliforniya Batı Hollywood’da silahlı saldırıya uğradı. Gaga’nın iki köpeği de saldırganlar tarafından kaçırıldı.

SAĞLIK DURUMU CİDDİ

Fischer, Lady Gaga’nın çok sevdiği üç Fransız buldog köpeği, Koji, Miss Asia ve Gustavo’yu yürüyüşe çıkardı. Fischer köpeklerle birlikte Sienna Bonita Avenue’daki evinin dışındaydı.

Köpekleri gezdirdiği sırada Fischer’e ateş edildi. Polis, Ryan Fischer’e ateş eden iki kişinin beyzbol şapkası taktığını belirtti. Fischer’ın sağlık durumu ciddiyetini koruyor.

İKİ KÖPEĞİ ÇALINDI, BİRİ BULUNDU

Olay sırasında Lady Gaga’nın Koji ve Gustavo adında iki köpeği çalındı. Ortadan kaybolan Miss Asia ise polis tarafından bulundu.

ÖDÜL VERECEK

Ünlü şarkıcı, köpeklerini sağ sağlim getirene 500 bin dolar (3.6 milyon TL) vereceğini açıkladı.

BU HABERİ PAYLAŞ
GÜNDEM
Sağlık Bakanı Koca, Koronavirüs Bilim Kurulu Sonrası Açıklama Yaptı
25 Şubat 2021 21:19
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vaka sayılarındaki artışın, bazı illerin diğerlerinden daha geç normalleşme sürecine geçmesine neden olabileceğini belirterek, “Risk durumlarına göre iş kollarımızın faaliyet serbestliği konusunda Bilim Kurulumuzun çalışmasını, Cumhurbaşkanlığı Kabinemize arz edeceğim.” dedi.

Başkanlık ettiği Koronavirüs Bilim Kurulu toplantısının ardından düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Koca, küresel salgının uzunca bir süredir dünyanın en önemli gündem maddesi olduğunu vurguladı.

Küresel bir hastalıkla mücadelede tüm ülkelerin tecrübeleri ve altyapıları ile uyumlu olarak mücadele etmeye çalıştığını dile getiren Koca, “Bu yolda hiçbir ülkenin mücadelesi yetersiz, hiçbir ülkenin mücadelesi de diğerlerinden çok başarılı değildir.” dedi.

Koca, bu dönemin insanları olarak hep birlikte yeni bir salgın hastalık döneminin tecrübe edildiğini ifade ederek, dünyanın başarılı bir sınav vermediğine, ancak başarısızlığı üzerinden de salgınla mücadele edilmesinin mümkün olmadığına işaret etti.

koca

Her ülkenin elindeki imkanlar nispetinde tedbirler almaya çalıştığını anlatan Koca, “Biz de elimizdeki imkanları en iyi şekilde kullanmaya çalıştık ve ülkemizin ismini dahi duymamış insanlara burada salgınla iyi mücadele edildiğini gösterdik. Salgınla iyi mücadele etmek şüphesiz başta sağlık çalışanları olmak üzere tüm milletimizin gayret ve özverisi ile oldu. Bu mücadele, yaşadığımız acıları ve ödediğimiz belki de ödeyeceğimiz bedelleri de ortadan kaldırmıyor. Can yakan kayıplarımız var. Huzurlarınızda bir kez daha kayıplarımıza Allah’tan rahmet, milletimize de başsağlığı diliyorum.” diye konuştu.

“Mücadelenin Her Boyutunda Çok Önemli Tecrübeler Edindik”

Bakan Koca, virüsün hayattan çıkacağı günlere dair umudu hep güçlü tuttuklarını dile getirerek, “Kurumsal ve toplumsal düzeyde virüse karşı temel mücadele koşullarını çok büyük ölçüde tesis edebildik.” dedi.

Hayatı, virüsün dolaşımına imkan vermeyecek kurallar içinde sürdürmeye çaba harcadıklarını aktaran Koca, şunları kaydetti:

“Bu bir yıllık mücadele sürecinde pek çok deneyim de kazandık. Sadece tıbbi mücadeleden bahsetmiyorum, 83 milyon olarak mücadelenin her boyutunda çok önemli tecrübeler edindik. Gerek yaşadığımız salgınla, gerek başka bir halk sağlığı riskiyle başa çıkabilmenin yolunun tıbbi olmaktan daha çok sosyal bir mücadele gerektirdiğini gördük.

Riskten korunma tedbirlerinin, tedaviden kat kat üstün bir değerde olduğunu yaşayarak öğrendik. Bugüne kadar sahne önünde Bilim Kurulumuz mücadelede önemli roller üstlendi. Pek karşınıza çıkmayan Toplum Bilimleri Kurulumuz ise sahne gerisinde konunun sosyal ve psikolojik yönetiminde önemli stratejiler geliştirdiler. Artık küresel salgının sosyal hayata etkileri ve normalleşmeyi önceleyen bir döneme geçiyoruz, ‘Yerinde karar dönemi’.”

koca

“8 Milyon Doz Aşı Seviyesine Ulaşıldı”

Sağlık, tedavi ve hastalıkla mücadele konularında Bilim Kurulunun çalışmalarının bütün hızıyla devam edeceğinin altını çizen Koca, artık salgının sosyal hayata etkileri ile mücadeleye odaklanılacağını söyledi.

Bakan Koca, Bilim Kurulunca hazırlanan plan dahilinde bugüne kadar aşılama çalışmalarında yaklaşık 1,5 milyonu ikinci doz olmak üzere 8 milyon doz aşı seviyesine ulaşıldığını belirterek, “Aşılama planındaki ilk aşamanın sonuna yaklaştık. Aşı tedariğine paralel olarak ortaya koyduğumuz performansla küresel düzeyde en başarılı ülkeler arasındayız.” açıklamasında bulundu.

“Tedarik Ve Planlama Sorunumuz Yok”

Sağlık Bakanı Koca, “Aşıyı hazır temin eden ülkeler içinde en hızlı ve en çok aşılamayı başarmış durumdayız. Ancak aşı temininde tüm ülkelerin önemli sorunlar ve aksaklıklar yaşadığı böyle bir dönemde, yeterince yüksek hızda ve sistematik olarak aşı programını uygulamış olsak da nüfusa oranla daha katetmemiz gereken çok yol var.” dedi.

Temin edilen aşıya rağbetin arttığına dikkati çeken Koca, sözlerine şöyle devam etti:

“Bu tercihimizin doğruluğunu tasdik etse de lojistik ile ilgili tehdidi artırıyor. İlgi gören her ürünün temininde güçlük vardır. Kaldı ki deyim yerindeyse aşı kıtlığı yaşanan bir zamandayız. Aşılama programımızı bildiğiniz gibi anlık ve canlı olarak yayınlamaktayız. Bu açıklanan veriler üzerinden çeşitli değerlendirmeler yapılarak haklı haksız eleştiriler yapılmaktadır. Aşı programı adaletle ve şeffaf şekilde yürütülmektedir. Zaman zaman aşılama sayısında azalma ya da artış olması tamamen lojistik gerekçelerle bilinçli olarak planlanmaktadır. Bugün aşıyı temin edebilirken, yarın temin edilebileceğinin garantisini kimse veremez.

Aşı tedariğinde her an aksaklık yaşanabilir ve program kesintilere uğrayabilir. Bunu yaşamamanın tek yolu, kendi aşımızı üretmektedir. Bildiğiniz gibi bu konuda da çok önemli mesafeler almış durumdayız. Bugün itibarıyla açıkça ifade etmek isterim, bir tedarik ve planlama sorunumuz yok. Bu önemli bir güvencedir. Birinci doz aşısını olan tüm vatandaşlarımızın, ikinci doz aşıları güvence altındadır. Ancak daha güvenli olanı kendi aşımıza sahip olmaktır. Sizlerden özellikle bu konuda yapılan, yapılabilecek eleştirileri, eldeki imkanları en iyi şartlarda kullandığımızdan emin olarak değerlendirmenizi istirham ediyorum.”

“Aşının İlk Dozunu Yaptırmış Olmak Bizi Rehavete Değil Tedbire Sevk Etmeli”

Koca, aşı ile ilgili bir hakikati daha hatırlatmak istediğini dile getirerek, “Aşı olduğumuz gün korunma başlamıyor. İkinci doz aşıyı olup üzerinden 14 gün geçtikten sonra aşılanmış oluyoruz. Yani ilk aşı olduğumuz günden 42 gün sonra. Bu 42 gün kendimizi daha iyi korumak zorundayız. Ayrıca tüm nüfusumuzun en az yüzde 60’ını aşılamadan aşı güvencesini elde etmiş olmuyoruz. Aşının ilk dozunu yaptırmış olmak bizi rehavete değil tedbire sevk etmeli. Bu noktada ülkemizde de her geçen gün sayısı artan mutasyonlu virüsü de dikkate almak zorundayız.” uyarısında bulundu.

“Bazı illerimizde buna yönelik özel tedbir planlarımız var. Vaka sayılarındaki artış, bazı illerimizin diğerlerinden daha geç normalleşme sürecine geçmesine neden olabilecek.” değerlendirmesinde bulunan Koca, virüsün kendisi de, mutasyona uğramış hallerinin de aynı şekilde yayıldığını ve korunma yöntemlerinin de aynı olduğunu söyledi.

Sağlık Bakanı Koca, “Tedbir halen en güçlü silahımız.” dedi.

“Kurallara Uyum Konusunda Güvenlik Kuvvetlerimiz Denetimleri Arttıracak”

Geçen haftalarda iller düzeyinde yüz bin nüfusa düşen haftalık vaka sayılarını paylaşmaya başladıklarını belirten Koca, salgın yönetiminde “Yerinde karar” dönemine geçeceklerini duyurduklarını hatırlattı.

Bu verileri her hafta düzenli olarak paylaşmaya devam edeceklerini de bildiren Koca, vaka sayılarıyla, pozitif test oranı, yoğun bakım doluluk oranları ve entübe edilen hastalardaki değişim gibi faktörlerin de illerin risk durumuna etki ettiğini söyledi.

Koca, belirttiği parametrelere göre illerin risk düzeylerini, düşük, orta, yüksek ve çok yüksek riskli olarak ilan edeceklerini vurgulayarak, şu bilgileri verdi:

“Bu risk durumlarına göre farklı iş kollarımızın faaliyet serbestliği konusunda Bilim Kurulumuzun çalışmasını, Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında Kabinemize arz edeceğim. Alınan kabine kararlarını da, Kabine Toplantısı sonrasında tensipleri halinde Sayın Cumhurbaşkanımız açıklayacaklardır.

Yerinde karar dönemiyle kurallara uyum konusunda güvenlik kuvvetlerimiz denetimleri arttıracak. Bu hususta Sayın İçişleri Bakanımızla yaptığımız görüşmede kendileri de kararlılıklarını ifade ettiler. Ülkemizin bir an evvel normal koşullarına dönmesi için milletimizin sağlık ve sıhhatini muhafaza için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.”

ANKARA (AA) 

BU HABERİ PAYLAŞ
GÜNDEM
Kılıçdaroğlu: “Bu Ülkeye Huzuru Ve Refahı Getireceğiz”
25 Şubat 2021 20:08
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Önümüze seçim sandığı gelecek. Hep beraber bir dikta yönetimini değiştireceğiz. Bu ülkeye huzuru ve refahı getireceğiz.” dedi.

Kılıçdaroğlu, Aksaray’ın Saratlı Beldesi Belediye Başkanı Zeki Türker’i ziyaret ederek, çalışmaları hakkında bilgi aldı.

Belde binasının balkonundan vatandaşlara hitap eden Kılıçdaroğlu, tüm çabasının, gayretinin ve emeklerinin vatandaşlar için olduğunu söyledi.

Bu topraklarda yaşayan ve bu havayı teneffüs eden hiçbir vatandaşı ayırmayacaklarını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

“Bütün insanlarımızı kucaklayacağız. Hiçbir ayrım yapmayacağız. Herkesin derdiyle dertleneceğiz. Ama çözümünü de üreteceğiz. Güzel Türkiye’yi ayağa kaldıracağız. Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. Ülkemiz ve insanlarımız güzel. Önümüze seçim sandığı gelecek. Hep beraber bir dikta yönetimini değiştireceğiz. Bu ülkeye huzuru ve refahı getireceğiz. Hep istiyorum, her evde bereket olsun. Her evde huzur olsun. Her evde insanlar birbirleriyle güler yüzle karşılaşsınlar, konuşsunlar ve dertleşsinler. Hep bunları isterim. Komşularla iyi ilişkiler olsun. Mahallede, kentte ve ülkemizde huzur olsun. Kavga olmasın, bereket olsun.”

Kılıçdaroğlu, Türkiye’de çok çalışkan insanların ve bol bereketli toprakların olduğunu ifade etti.

“Yanlış siyasetçiler” bulunduğunu savunan Kılıçdaroğlu, “O yanlış siyasetçileri siyaset arenasından alıp bir köşeye bırakacağız inşallah. Bunu sizlerin desteğiyle yapacağız. Onu yaptığımız zaman göreceksiniz, Hakkari’de de, Rize’de de, Muğla’da da ve Aksaray’da da bahar olacak. Her yere bahar gelecek. Her yerde bereket olacak. İnşallah güzel bir Türkiye’de huzur içinde yaşayacağız.” diye konuştu.

Saratlı beldesindeki programın ardından Kılıçdaroğlu, Öresin Han’da basın mensuplarıyla çay sohbetinde bir araya geldi.

AKSARAY (AA) 

BU HABERİ PAYLAŞ
GÜNDEM
Beşiktaş Belediyesi’ne Grev Kararı Asıldı
25 Şubat 2021 19:45

Beşiktaş Belediyesi’nde toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması üzerine Genel-İş İstanbul Avrupa Yakası 1 No’lu Şube iş yerine grev kararı astı.

Genel-İş İstanbul Avrupa Yakası 1 No’lu Şube’nin örgütlü olduğu Beşiktaş Belediyesi’nde toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması üzerine grev kararı asıldı.

Kadıköy ve Maltepe’deki grevlerden sonra Ataşehir ve Kartal belediyelerinde de grev kararı asıldı. Dün de Genel-İş İstanbul Avrupa Yakası 1 No’lu Şube üyesi işçiler grev kararı asmak için belediye önünde bir araya geldi.

Alınan bilgilere göre, Şube Başkanı Mehmet Pehlivan yaklaşık 7 aydır yürütülen toplu sözleşme görüşmelerinde belediye yönetiminin tutumu nedeniyle anlaşma sağlanamadığını ifade etti. Belediye işçileri 15 Mart’ta uygulanmak üzere belediye binasına grev kararını astı.

BU HABERİ PAYLAŞ
GÜNDEM
“Savaşın Çocukları” Kahramanmaraş Arkeoloji Müzesini Gezdi
25 Şubat 2021 18:22
Suriye’deki iç savaş nedeniyle ebeveynlerini kaybeden 4-15 yaşlarındaki Suriyeli çocuklar, Kahramanmaraş Arkeoloji Müzesini gezdi.

Kahramanmaraş İl Göç İdaresi Müdürlüğü ekipleri, Suriye’deki iç savaş nedeniyle ebeveynlerini kaybeden çocuklar için çeşitli etkinlikler düzenleyerek sosyalleşmesini sağlıyor.

Bu kapsamda Kahramanmaraş Geçici Barınma Merkezi’nde yaşamını sürdüren 10 yetim çocuk, ekiplerce kentteki Arkeoloji Müzesine getirildi.

Yetkililerle yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirlerine uyarak müzeyi gezen çocuklar, fil iskeleti, lahit, mozaik gibi tarihi eseri görme imkanı buldu, keyifli anlar yaşadı.

Çocuklardan 15 yaşındaki Fatma Mütesellim, gazetecilere yaptığı açıklamada, müzeyi gezmekten dolayı mutlu olduğunu ve çok eğlendiğini söyledi.

7 yaşındaki Hadi Abdulmecit de arkadaşlarıyla tarihi müzeyi gezmekten mutluluk duyduğunu dile getirdi.

KAHRAMANMARAŞ (AA) 
BU HABERİ PAYLAŞ
GÜNDEM
Meral Akşener, Salgında Hayatını Kaybeden Sağlıkçılar Anısına Fidan Dikti
25 Şubat 2021 16:13
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele sırasında hayatını kaybeden sağlık çalışanları anısına Büyükçekmece’de partisince oluşturulan “Şehit Sağlık Çalışanları Zeytinliği’nde fidan dikti. 

Akşener, fidan dikimi öncesinde Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün’ü makamında ziyaret etti. Akgün, ziyareti dolayısıyla Akşener’e günün anısına çeşitli hediyeler sundu.

Ziyarete ilişkin basın mensuplarına açıklama yapan Akşener, Akgün’ün Büyükçekmece’de, kimseyi ayırmadan, “Bana şu oy verdi, bu oy vermedi” demeden, ilçede yaşayan her bir vatandaşın kolay ulaştığı, kolay hizmet alabildiği, derdini daha kolay anlatabildiği bir belediye başkanlığı ve belediyecilik örneği gösterdiğini ifade etti.

Akşener, Akgün’ün yöneticilik anlayışını örnek gösterme nedeninin bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu kutuplaştırma dilinin insanları getirdiği nokta olduğunu kaydederek, “Sonuçta hepimiz kardeşiz, dostuz, arkadaşız. Siyasette rekabetin, hizmet yarışı üzerinden olması gerektiğini unutturan bir dile karşılık, hatırlatan bir yönetim anlayışı oldu hep Hasan başkanın.” dedi.

Büyükçekmece Belediye Başkanı Akgün de İYİ Parti yönetiminin, koronavirüs ile savaş sırasında hayatını kaybeden sağlıkçılar adına yaptırdığı zeytinliğin güzel ve doğru bir proje olduğunu belirtti.

Sağlık çalışanları arasında yaşamını yitiren Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu’nun çok yakın aile dostu olduğunu dile getiren Akgün, “Bizzat kendi ellerimle evlendirdim, o biraz geç evlenmiştir. Nikahını kendim yaptım. Hasta olur olmaz gittiğimde ‘Başkanım bir şey yok bir kaç gün sonra buluşuyoruz’ dedi. Bana bir defa daha el salladı attığı video mesajla. Sonra maalesef kaybettik. Hepsine yüce Allah’tan rahmet diliyorum. Büyük savaşçılar onlar. Vatandaşımızın, dünya insanının karşılaştığı bu virüsle nasıl mücadele edeceğimizi daha anlamadan, bodoslama girdiler, birçok insanı kurtarmak için ama maalesef bir çok sağlıkçımızı da kaybettik. Bu projeden ötürü genel başkanımızı ve arkadaşlarımızı kutluyorum.” diye konuştu.

“Sağlık Çalışanlarımızın Meslek Şehidi Sayılmasını Defalarca Önerdik”

Belediyedeki ziyaretin ardından Akşener ile Akgün, beraberindekilerle Sinanoba Mahallesi’nde oluşturulan Şehit Sağlık Çalışanları Zeytinliği’ne gitti.

Akşener, burada yaptığı konuşmada, bugün güzel bir etkinlik için bir araya geldiklerini, teşkilat mensuplarına ve bu projeyi hayata geçiren Belediye Başkanı Akgün’e teşekkür etti.

Sağlık çalışanlarına, başından itibaren Kovid-19 belasıyla ilgili özverili çalışmaları, canları pahasına büyük bir yorgunluğu göze alarak insanlara hizmet etmeleri dolayısıyla şükran ve minnetlerini sunduğunu dile getiren Akşener, şöyle konuştu:

“Partimiz olarak Kovid-19’dan vefat eden doktorlarımızın, hemşirelerimizin, sağlık çalışanlarımızın meslek şehidi sayılmasını defalarca önerdik. Geride bıraktıklarının şehit aileleri kapsamında bakılmasını defalarca önerdik. Onun gerçekleşmesinde başarılı olamadık ama sayın Belediye Başkanımızın riyasetinde, arkadaşlarımızın öngörüsü olan onların hatıralarını sonsuza kadar yaşatmayı hedeflediğimiz bu zeytin bahçesinin oluşmasını başardık. Her birinin hatırası, aileleri kadar bizlerin de kalplerinde yaşayacaktır. Mekanları cennet olsun.”

Hasan Akgün de İYİ Parti yöneticilerinin belediyeye gelerek Kovid-19 sürecinde hayatını kaybeden sağlık çalışanları adına Büyükçekmece’de onları ebedileştirmek için bir zeytinlik kurmak istediklerini belirtti.

Bu proje hayatını kaybeden değerlerden üçünün dostları olduğunu dile getiren Akgün, “382 deniyor rakam ama her gün değişiyor, inşallah değişmez. Bugün burada 382 zeytin ağacı ebedi olarak yaşayacaktır, bizden sonrakiler de onlara bakacaklardır.” dedi.

Konuşmaların ardından Akşener, diktiği zeytin fidanına üzerinde Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybeden Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu’nun isminin yer aldığı kütüğü astı.

İSTANBUL (AA) 
BU HABERİ PAYLAŞ
GÜNDEM
Ümitcan Uygun’un Yargılanmasına Başlandı
25 Şubat 2021 15:50
Kamuoyunda “Aleyna Çakır” olarak bilinen Sema Esen’e yönelik “konut dokunulmazlığını ihlal” ve “tehdit” ile suçlanan Ümitcan Uygun ve Enes Ö. hakim karşısına çıktı.

Ankara 17. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmaya başka soruşturmadan tutuklanan sanık Ümitcan Uygun, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılırken tutuksuz sanık Enes Ö. ile taraf avukatları salonda hazır bulundu.

Kimlik tespiti ve iddianamenin özetinin okunmasının ardından hakim, savunmasını yapması için sanık Uygun’a söz verdi.

Uygun, olay günü Bahçelievler Mahallesi’nde alkol aldığını, araba kullanacak durumda olmadığından arkadaşı Enes Ö’yü arayıp kendisini Sema Esen’in evine bırakmasını istediğini anlattı.

Enes Ö. ile eve gittiklerini, kapıyı Esen’in arkadaşının açtığını öne süren Uygun, “Bir zorlama olmadan normal şekilde içeriye girdik. Olaydan iki gün önce kendisiyle tartışıp ayrılacak gibi olmuştuk. Yine aynı sebepten tartışmaya başladık. Hakaret, darp, tehdit olmadı. Tartışmanın uzamaması için Enes ile evden ayrıldık.” diye konuştu.

Üzerine atılı suçlamaları reddeden sanık Uygun, şunları söyledi:

“Konut dokunulmazlığını ihlalle alakası yok. Biz o evde birlikte yaşıyorduk. Elektrik ve su faturası bile benim üzerimedir. Sema, sosyal medyadan canlı yayın yaptı. Ben o sırada evde değildim. Beni kızdıracak sözler sarf edip bana küfretti. Ben de de sinirle o eve gittim. Çok alkollüydüm. Bir kez tokat attığım doğrudur. Sema astım hastasıydı, ilaç kullanıyordu.”

Tutuksuz sanık Enes Ö. de Ümitcan Uygun’u şahsi aracıyla Esen’in evine götürdüğü, ikilinin evde tartışmaya başladıklarını anlattı.

Ümitcan Uygun’un tokat atması sonucu Sema Esen’in bayıldığını belirten Enes Ö, “Ümitcan 15-20 saniyelik bir canlı yayın açtı. Canlı yayında ‘Öyle yapılmaz, böyle yapılır.’ dedi. Sema ile Ümit, aynı telefonu kullanıyordu. Canlı yayın yapılan sosyal medya hesabı ise Sema’ya aitti.” diye konuştu.

Hakimin, olayın tanığı Merve A’nın savcılık ifadesinde, “Sema baygın haldeyken Ümitcan canlı yayın yapıp ‘Sema nakavt öyle olmaz, böyle olur.’ dedi.” şeklindeki beyanını hatırlatması üzerine Ümitcan Uygun, alkolün etkisinde olduğu için ne söylediğini tam olarak hatırlamadığını savundu.

Uygun’un avukatı Çağatay Cengiz ise müvekkilinin üzerine atılı suçlamaları kabul etmediklerini, Esen’in olaydan sonra şikayetinden vazgeçtiğini belirtti.

Esen ailesinin avukatı ise olayın öldürmeye teşebbüs olarak değerlendirilmesi gerektiğini savunarak, mahkemenin görevsizlik kararı verip dosyayı ağır ceza mahkemesine göndermesini talep etti.

Beyanların ardından ara kararını açıklayan mahkeme, sanığın ifade ettiği gibi Sema Esen ile aynı evde birlikte yaşayıp yaşamadığının tespiti için evdeki elektrik ve doğal gaz faturalarının istenilmesine karar verdi.

Mahkeme, dosyanın ağır cezaya gönderilmesi talebini reddederek duruşmayı erteledi.

Olayın Geçmişi

Ümitcan Uygun, 3 Haziran 2020’de Ankara’nın Keçiören ilçesi Yükseltepe Mahallesi’nde yaşayan ve “Aleyna Çakır” ismini kullanan kız arkadaşı Sema Esen’in evine gitmiş, kapıyı açmaması üzerine çilingire kapıyı açtıran Uygun, Çakır’ın cansız bedeniyle karşılaşmıştı.

Olayla ilgili soruşturma başlatılmış, sosyal medyada erkek arkadaşının darbetmesi sonucu öldüğü iddiasıyla görüntüleri paylaşılan Çakır’a ait görüntülerin olaydan 1,5 ay önce çekildiği belirlenmişti.

Darp olayına ilişkin Uygun hakkında “konut dokunulmazlığının ihlali, kasten yaralama, tehdit ve hakaret” suçlarından işlem yapılmıştı. Mahkeme, Uygun’u 30 gün süreyle 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında şiddet mağdurunun konutuna, okuluna, iş yerine yaklaşmama tedbirleri uygulayarak serbest bırakmıştı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 6 Haziran 2020’de, erkek arkadaşı tarafından darbedilmesine ilişkin sosyal medyadan canlı yayımlanan görüntülerin Esen’in ölümüyle ilgisinin bulunmadığını açıklamıştı.

ANKARA (AA) 
BU HABERİ PAYLAŞ
GÜNDEM
Olayın Şahidi 27 Yıl Gence Gerçekleşen Harem-i İbrahim Katliamını Anlattı
25 Şubat 2021 15:44
İşgal altındaki Batı Şeria’nın El-Halil kentinde bulunan Harem-i İbrahim Camii’nde 25 Şubat 1994’te bir Yahudi yerleşimcinin sabah namazı kılan Filistinlilerin üzerine ateş açması sonucu onlarca Filistinlinin şehit olmasının üzerinden tam 27 yıl geçti.

Ramazan ayının 15’inci gününde cuma sabahı fanatik Yahudi doktor Baruch Goldstein’in 27 yıl önce Harem-i İbrahim’de gerçekleştirdiği katliam, hafızalardaki tazeliğini koruyor.

El-Halil’deki yasa dışı Kiryat Erbaa Yahudi yerleşim birimi sakini olan ve Kach adlı aşırı siyonist terör örgütü mensubu Goldstein tarafından düzenlenen Harem-i İbrahim Camisi’ndeki saldırı, tarihe “El-Halil Camii (Harem-i İbrahim) Katliamı” olarak geçti.

Harem-i İbrahim’de 29 Müslüman’ın şehit edildiği katliamdan kurtulan 60 yaşındaki Filistinli Hamis Kaffişe, saldırı öncesi atmosferi ve olay anını AA muhabirine anlattı.

Harem-i İbrahim’e komşu bir evde oturan Kaffişe, bu katliamın ani verilmiş bir karar olmadığını, aksine Yahudi yerleşimcilerce daha önce planlandığını belirtti. Kaffişe ayrıca saldırının olduğu gün İsrail askerlerinin de cami yakınındaki kontrol noktasını terk ettiğine dikkati çekti.

Katliam Öncesi Atmosfer

Kaffişe, caminin katliam öncesi de zaman zaman Yahudi yerleşimcilerin saldırılarına maruz kaldığını hatırlatarak, Yahudi yerleşimcilerin caminin halılarını ateşe verdiğini, halıların üstüne kimyasal maddeler attıklarını, camiye köpek soktuklarını ve cemaatin üzerine saldıklarını, camiye gelenleri darbettiklerini dile getirdi.

Emekli öğretmen Kaffişe, olaydan bir gün önce Harem-i İbrahim çevresinde Filistinliler ile Yahudi yerleşimciler arasında tartışma yaşandığını ve yerleşimcilerin yatsı namazını engellemeye çalıştığını belirterek, “İsrail askerleri camiye girişimizi 15 dakika kadar erteledi. Yahudi yerleşimcilerin camide olduklarını belirterek başka bir yerde namaz kılmamızı dahi teklif etti.” dedi.

Kaffişe, camiye komşu olduğu için ramazan ayı boyunca sabah namazlarını Harem-i İbrahim’de kılmaya alışkın olduğunu ve her daim birinci safta yer almaya önem verdiğini belirtti.

Ancak Kaffişe olayın yaşandığı gün sabah namazına biraz geç kalmıştı ve bu kez imamdan biraz uzak bir safta yer almıştı. Kaffişe, işte böylece katliamdan kurtulduğunu ifade ediyor.

Ramazan ayının 15’inci gününün şafağında yaşanan katliamla ilgili Kaffişe, “Sabah namazına giderken, yatsı vakti öncesi cami çevresinde Yahudiler ile Müslümanlar arasında yaşanan atışma ve tartışma nedeniyle çevrede İsrail askerlerinin fazla olacağını düşünmüştüm. Ancak bu kez olağan dışı bir durum vardı ve askerlerin kontrol noktasında olmadıkları dikkatimi çekti.” diye konuştu.

Namaz Sırasında Müslümanların Üzerine Mermi Yağdı

Kaffişe, ramazan ayının 15’inde sabah namazındaki Müslümanların mermi yağmuruna maruz kaldığına dikkati çekerek şunları anlattı:

“Namazın birinci rekâtındaki tilavet secdesi sırasında çok şiddetli bir ses duydum. Bir an deprem oldu sandım. Ancak bu bir bomba ve ateş yağmuruydu. Başımı secdeden kaldırdığımda gözlerim saldırıyı gerçekleştiren Baruch Goldstein’e takıldı. Elinde bir tüfek ve bir tabanca vardı. Her ikisini de cemaatin üzerine boşaltı.”

Kaffişe, Goldstein’in cephanesi bittikten sonra onu ibadet edenlerin arasından çıkarmak için caminin arka kapılarından birini açmaya çalışan yerleşimci ortakları olduğunu iddia ederken ancak Goldstein’in kaçamadan öldürüldüğünü kaydetti.

Kanlı Şafaktan Sahneler

Şehitlerin çoğunun imamın hemen arkasındaki safta bulunanlardan olduğunu ve aralarında çocukların da yer aldığını belirten Kaffişe, “kanlı şafaktan sahneleri” şöyle aktarıyor:

“Caminin halıları üzerinde bir kan gölü gördüm. Orada son nefeslerini veren Müslümanlar oldu. Aralarında henüz 11 yaşında olan bir çocuk da vardı. Yardım çığlıkları atan yaralılar gördüm.”

Kaffişe, tam o sırada ambulans çağırmak ve yardım talebinde bulunmak için camiden hızla çıktığını belirterek, “Şehit cenazelerini ve yaralıları özel araç ve ambulanslara taşıdım. Öyle ki kıyafetlerim kanlar içinde kalmıştı.” dedi.

Kurbanlarının Cezalandırıldığı Katliam

Kaffişe, İsrail makamları tarafından katliamın soruşturulması için bir komisyon kurulduğunu hatırlatarak, “Kurulan bu komisyon zalimce kararlar aldı ve caminin yarısını Yahudilere sinagog olarak tahsis ederek katliamın kurbanlarını (Filistinlileri) cezalandırdı.” ifadelerini kullandı.

Olayla ilgili onlarca Filistinlinin tanıklıklarını dinleyen ve en nihayetinde Müslümanların girişine çeşitli kısıtlamalar getiren komisyon, caminin yaklaşık yarısının sinagoga dönüştürülmesine karar verdi.

İsrail ordusu da El-Halil’in Eski Şehir bölgesinin sokaklarına ve cami çevresine onlarca asker konuşlandırdı, bölgeye kontrol noktaları, beton ve demir bariyerler yerleştirdi.

Yine Şehitler Caddesi başta olmak üzere caminin çevresindeki birçok cadde ve sokak ile yüzlerce dükkân İsrail askeri makamlarının emriyle kapatıldı ve bu mekanlar hala kapalı.

Katliamın ardından, 1994 yılında uluslararası bir kararla El-Halil’deki işgal ihlallerinin izlenmesi için “Uluslararası Geçici Mevcudiyet Gücü” (TIPH) kurulmuş ve TIPH 1997 yılından 2019’da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun görev süresini iptal edene kadar çalışmalarını sürdürmüştü.

Harem-i İbrahim’de İhlaller Bugün De Devam Ediyor

Harem-i İbrahim Camisi Müdürü Hıfzı Ebu Suneyne de AA muhabirine yaptığı açıklamada, İsrail makamlarının sadece 2020’de camide 599 defa ezan okunmasını engellediğini belirtti.

Ebu Suneyne, müezzin odasının caminin sinagoga çevrilen kısmında kaldığını, müezzinin odasına gitmek için izne tabi olduğunu ve İsrail askerlerinin eşliğinde ezan okuyabildiğini kaydetti.

Harem-i İbrahim’de yaşanan katliamın ardından İsrail’in “fırsattan istifade” camide pay sahibi olduğuna dikkati çeken Ebu Suneyne, “işgal devletinin” Filistinlilere yönelik uygulamalarını sıklaştırdığını, camiyi yıl boyunca çeşitli gerekçelerle kapattığını, kontrol noktaları kurduğunu ve caminin yapısını değiştirmeye çalıştığını vurguladı.

Mescid-i Aksa’dan Sonraki En Kutsal Dördüncü Cami

İşgal altındaki Kudüs kentinde bulunan Mescid-i Aksa’nın çevresi olarak kabul edilen El-Halil kentindeki Harem-i İbrahim, Mekke’deki Mescid-i Haram ile Medine’deki Mescid-i Nebevi ve Mescid-i Aksa’dan sonraki en kutsal dördüncü cami sayılıyor.

Caminin altında yer alan Hazreti İbrahim ve eşi Hazreti Sare’nin kabirlerinin yanı sıra Hazreti İshak, Hazreti Yakup, Hazreti Yusuf ve eşlerinin mezarlarının bulunduğuna inanılan mağara, İsrail tarafından “Ata Babalar” (Machpelah) olarak isimlendiriliyor. Harem-i İbrahim, bu nedenle sık sık fanatik Yahudilerin baskınlarına uğruyor.

Hazreti İshak ve eşinin bulunduğu kabirler Müslümanlara ayrılan kısımda kalırken, diğerleri Yahudilere ayrılan ve sinagoga çevrilen bölümlerde bırakılmış durumda.

Tarihi 4 Bin Yıl Öncesine Uzanıyor

Tarihi yaklaşık 4 bin yıl önce Hazreti İbrahim’in dönemine uzanan Harem-i İbrahim’in üzerine, Roma İmparatorluğu’nun “Yahudiye’ye” atadığı Yahudi Kralı Hirodes tarafından milattan önce 20 yılında inşa edildiği belirtilen surlar günümüzde varlığını koruyor.

Yapı itibarıyla Mescid-i Aksa’ya benzeyen Harem-i İbrahim, Roma ve Bizans dönemlerinde kilise olarak kullanılırken, 634 yılında İslam ordularının hükmüyle camiye çevrildi. Buna rağmen, Haçlı seferleriyle birlikte 90 yıl boyunca tarihinde bir kez daha kilise olarak kullanılmaya başlanan Harem-i İbrahim en son Selahaddin-i Eyyubi döneminde yeniden camiye dönüştürüldü.

Harem-i İbrahim, Yahudi inancına göre Mescid-i Aksa’da olduğuna inanılan “Süleyman Mabedi”nden sonra yeryüzündeki en kutsal mabet olarak kabul ediliyor.

UNESCO’ya bağlı Dünya Miras Komitesi, 2017’de Harem-i İbrahim ve caminin içinde bulunduğu Eski Şehir bölgesinin “Filistin’e ait tehlike altındaki dünya mirası” olarak Dünya Miras Listesi’ne eklenmesine karar vermişti.

Harem-i İbrahim, Goldstein’ın gerçekleştirdiği katliamdan sonra kapatılmış, yeniden açıldığında ise yarısından fazlası Yahudilere tahsis edilmiş şekilde ikiye bölünmüştü.

Tarihe “Harem-i İbrahim Katliamı” olarak geçen saldırıda, 29 Filistinli şehit olmuş, 150’den fazla kişi yaralanmıştı.

KUDÜS (AA) – ESAT FIRAT 

BU HABERİ PAYLAŞ
devamını gör
E-BÜLTEN’E KAYIT OL